Pazartesi, Mayıs 29, 2006

Perşembe, Mayıs 25, 2006

Aceleni durduramaz mısın?

Hernedense bir önceki template'e birşeyler oldu. Değiştirmek için de fırsat oldu böylece. Linkleri de düzenleyeceğim kısa zamanda.

***

Bazen birşeylere yetişmeye çalışmak herzamankinden fazla yoruyor beni. Sanki kollarımda ve bacaklarımda kurşun ağırlıklarla yüzmeye çalışıyorum. Olmuyor. Yetişemiyorum. Bu sabah işe yetişmeye çalışırken, bozulan pazılı için yardım istedi kızım. Daha sabahtan bütün aksiliğim üstümdeydi zaten. "Yardım edemem, hazırlanıyorum. Acele ediyorum, görmüyor musun?" dedim. "Aceleni durduramaz mısın?" dediğinde de söyleyecek birşey bulamadım.
Oğlumu da özledim. Birlikte olduğumuz zamanlarda yetişilmesi gereken yemek, uyku, banyo saatleri olmadan aylak aylak oyun oynayabileceğimiz zamanlar o kadar az ki, yetmiyor.
Olumsuzum bugün. Hem de çok.

Salı, Mayıs 23, 2006

???

Neler oluyor??? Haberlerden habersiz kaldım.

Cuma, Mayıs 19, 2006

Dün Akşam...

...ilk defa 15 gemi inşacı hatun biraraya geldik. Sayıca az olduğumuzdan, bu kadar toplanmamız bile mucizeydi. Artık büyüdüğü için, bir de sevdiği bir arkadaşı geleceği için kızım da benimle birlikteydi. Beyler yine evde kaldılar.
İlk defa yapıyoruz böyle bir toplantıyı. Gerçi gittiğimiz restoranda bizimle ilgilenen garson, bir daha toplanmamamızı dilemiştir kesin ama, biz pek bir rahattık. Yenildi, içildi, sohbet edildi, birbiriyle yeni tanışanlar oldu, bizim işin zorlukları konuşuldu, ikinci bebek niyetleri olanlar öğrenildi, kendi işini kurup tekne yapacak olanlar adına sevinildi, okula girişimizin üstünden 15 yıl geçtiğinin farkına varıldı, doğum izninin insafsızca azlığında hemfikir kalındı, e-mail adresleri toparlandı ve tekrar buluşmak üzere sözleşildi.
Kızım da çok eğlendi. Farkettirmemeye çalışarak, tüm büyük konuşmalarını da kaydettiğine eminim. İleride delil olarak kullanabilir. Böyle bir arkadaş buluşmasını gördüğü de iyi oldu bu arada. Zaten teker teker çoğunu tanıyor. Benimle geldiği için teşekkür ettim dönerken. Gülümsedi. Yorgunluktan hemen uykuya daldı.
Yılda belki sadece 3 kez yapabileceğiz böyle bir yemekli toplantıyı, ama hiç olmamasından iyidir. Biraz gayret edince ve gerekli ayarlamaları yapınca herşeye vakit kalıyor.
Haftasonu Bursa'dayız. Kozahan'a uğramayı planlıyoruz. Yıllar önce gidip azıcık görebilmiştim oraları. Bu kez, biraz dolaşabileceğiz galiba.
Hem Bursa'dakileri çok özledim. Çocuklar da öyle.
Haftaya işler yoğunlaşacak, yazmaya vakit bulabilecek miyim?

Perşembe, Mayıs 18, 2006

Kötü Söz

Bazen öyle şeyler söylüyor ki, ağzımız açık kalıyor. Eşimle birbirimize bakıyoruz, söyleyecek bir şey bulamıyoruz.
Dün akşam kızımın balkondan, bahçedeki arkadaşı ile konuşurken söylediği sözü ben hayatımda ilk defa duydum. Arkadaşı oyun oynamaya çağırıyor, yemek yiyeceğimiz için izin vermiyoruz, gidemiyor. Bunu söylediğinde arkadaşı, o zaman annenle babanı kandır, öyle gel diyor. Biz de içeriden kulak kabartmış ne cevap verecek diye dinliyoruz. Tam yeri olmayabilir ama verdiği cevabı ben hiç unutmayacağım, kızıyor arkadaşına ve "Kötü söz sahibine aittir!" diyor.
Okulda kötü konuşan çocuklar için öğretmenlerinin kullandıkları ve onlardan duyduğu bir söz belli ki. Hernekadar arkadaşı aslında kötü konuşmamış olsa da, yanlış birşeyler söylüyordu ve kızımın verdiği tepki bu yanlışlığaydı. Biz çocuklarımıza hayatı öğretiyoruz ama, onlar da sürekli olarak bize aynı şeyi yapıyor.
Oğlumu da merakla bekliyorum, neler söyleyecek, nasıl tepkiler verecek. Şimdiden bolca şaşırtıyor bizi. İki yaş sendromunu zaman zaman hissetsek de, öyle çok şiddetli veya kontrol edilemez değil hiçbir tepkisi. Derdini de iyice anlatıyor artık, bazen sesle ve sözle, bazen hareketlerle.
İkisine birden yetişebilmek zor olacak bu gidişle.

Gelecek

Yakın olanını planlayabiliyoruz da...Uzak olanını planlamak ne kadar gerçekçi?

Çarşamba, Mayıs 17, 2006

Teknik

Günlük yazmayı geçici bir heves olarak görmüyorum. Yani artık...
Başlarken neyle karşılaşacağımı bilmiyordum. Ne kadar devam edeceğimi de...Şimdi ise, ileride çocuklarımın okuyabileceği, hayatımızda olanlarla ilgili kelimelere dönüşmüş düşüncelerimi görebilecekleri, dolayısıyla beni daha iyi tanıyabilecekleri bir arşiv tuttuğumu düşünüyorum. Benim böyle bir fırsatım olsaydı nasıl olurdu? Yani ben de annem veya babamın yazdıklarını okusaydım. Bazı şeyleri yanlış anladığımı otuz yaşından sonra değil, daha erken öğrenmiş olurdum herhalde. Günlüğüm olmasa da, bizde ileride böyle olacağını sanmıyorum. Çünkü biz konuşuyoruz. Aklımızda soru işareti bırakmamaya çalışıyoruz. Yine de, yazılı birşeyler bırakmak, kanatlı sözlerden daha kalıcı bence. O yüzden, mümkün kılabildiğim sürece, yazmaya devam edeceğim.
Hem gelen yorumlar da işin diğer güzel tarafı.
Yanlız bir problem var...
Şu HTML işini nasıl çözüp, daha neşeli ve iç açıcı bir günlük sayfası yapabilirim onu bilmiyorum işte. Kurcalayacak çok fazla da vakit yok, nerden yardım alabilirim diye araştırıyorum. Pek bir sonuca ulaşamadım. İmdat!

Pazartesi, Mayıs 15, 2006

Hediye Yağmuru

İlk hediyemi Cuma günü aldım. Pipet, kırmızı grapon kağıdı ve yumurta kabından yapılmış kırmızı bir karanfil ("Karneyşın o!" : Aaaa ne kadar güzel bir çiçek dediğimde kızımdan aldığım uyarı!!)...Cumartesi dayanamayıp ikinci ve üçüncü el yapımı hediyelerini de verdi. Mumluk yapmışlar okulda. Simli pırıltılı hoş bir şey, içinde kokulu kuru otlar ve ufak bir mum var. Bir de kartondan kutucuk içinde kendi yazısıyla "Seni Seviyorum Anne" yazan kalpli bir not. Ağlamayayım dedim ama olmadı.
Pazar günü ise, anneannesi ve babasıyla gizliden hazırladıkları hediyeleri verdi bir heyecanla. Ekmek yapma makinası almışlar, yanında da hediyesi varmış o markanın, bir de mutfak tartım oldu. Mutfak tartısı oğluşumdan, ekmek makinam ise kızımdan. Temel Pastacılık kursuna gittiğimden beri bir mutfak tartısı isteyip duruyordum. Çünkü tarifler hep gramla, mutlaka tartmak gerekiyor. Bir türlü elim gidipte alamamıştım. Çok iyi oldu. Ekmek makinası ise özellikle cevizli ekmek yapmak için süper.
Bu haftasonu tam bir hediye yağmuruna tutuldum. Cumartesi ve Pazar yine çok dolu, yine çok yorucu geçti. Ama kesinlikle çok keyifliydi!

Perşembe, Mayıs 11, 2006

Şşşşşt!!!

Evde sürekli bir fısıldaşma hali var. Kızım, anneler günü için sürpriz hediye hazırlıyor. Biliyorum ne olduğunu ama, bilmiyor gibi yapmaya çalışıyorum. Beni her an yakalayabilir!

Pazar, Mayıs 07, 2006

İş işten geçti (mi?)

Yeni iş yerimdeki yeni iş arkadaşlarımdan biri, geçen gün bir olay anlatıyordu. Olay ve kişiler önemli değil ama söylediği birşey vardı ki, birkaç yıl önce hissedipte kelimelere dökemediğim herşeyi açıklıyordu. Hani şefler vardır ya, dedi, her işi onlar yaparlar ama müdür olamamışlardır, arada biryerlerde kalmışlardır, detayları konuşur halleder ama son onay için mutlaka müdürlerine çıkmalıdırlar ya, dedi. Anlattığı olayda böyle bir hanımdan bahsediyordu. Birkaç yıl önce bana olan da tam buydu. İşleri halledipte bunları tepside başkasının sunmasına katlanamayıp, bana önerdikleri suya sabuna dokunmayan departmanı da reddedip, istifa etmiştim. Bundan sonraki hiçbir iş yerimde oradaki düzeni bulamadım ve hala orayı özlüyorum. Keşke dediğim çok fazla şey yoktur benim. Hatta şimdi düşünüyorum da galiba iki tane: Biri "bu bahsettiğim iş yerinden ayrılmasaydım keşke", diğeri ise "gelin olurken saç modelimi ve gelinliğimi daha uzun süre araştırsaydım keşke".
Neden durup dururken aklıma geldi şimdi bilmiyorum ama, konunun çok dışında bir başkasından, aslında sadece bana ait olmayan ve başkalarının da yaşadığı belli olan bir gerçeği duymak beni etkiledi herhalde. Oldukça iddialı ve başı çekmeye meraklı biri iken, şimdiki işimde bana ne söylenirse yapmaya ve sivrilmemeye karar verdim. Sanırım... Aslında olmadığım biri gibi davranmaya çalışınca ne olacak bakalım. Keşkelerimin sayısı artsın istemiyorum, o yüzden adımlarımı daha yavaş atarsam, belki hala özlediğim iş yerimi unutabilirim. Şu da bir gerçek ki, birlikte çalışılan insanların kalitesi çok önemli. Şimdiki iş yerimde bu var ve bence bu çok iyi bir başlangıç.

Çarşamba, Mayıs 03, 2006

Bugünden Notlar

1.Kızlarla yemek yine süperdi.
2.Dar vakitte sufle yemek çok sakıncalı.
3.Boğazın ağrıdığında hemen antibiyotik başla, yoksa oğluş senin yüzünden hastalanıyor.
4.Bildiğin işi yapmak her zaman daha iyi.
5.Mafinlerin kalıptan çıkmak istemeyen ve parçalanmış kısımlarını yemen şart değil, onları da ayrı tabağa koyarsın.
6.Kastanyet nasıl çalınır öğren.
7.Annemin hazırladığı yüz maskesi karışımını yapsam, üşenmeyip kullanır mıyım?
8.Blogları acilen oku, çok geri kaldın!