Çarşamba, Aralık 24, 2008

Yuvarlak Masa Toplantıları

Birkaç haftadır her Çarşamba günü, oğlumun okulunda sekiz birbirinden farklı anne olarak, psikolojik danışman liderliğinde toplanıp, iletişim ile ilgili "yuvarlak masa" toplantıları yapıyoruz. Konuşulan konu ise "anne babalar için etkili iletişim" diye özetlenebilir. İlk başlarda bir miktar sıkılmıştım ama konular ilerledikçe, benim merak edip ilgilendiğim bölümler başladıkça, bir sonraki haftayı iple çeker oldum. Bugünün konusu "iletişimde engeller" idi mesela. Kelimeleri ne şekilde dizip, biraraya getirip, karşımızdakine ne dediğimiz, konuşmanın ne yöne gideceğinde temel belirleyici. Hal böyle olunca, öncelikle çocuklarımla, ama kaçınılmaz olarak tüm çevremle konuşmalarımda, farketmeden (tamam, bazen farkederek) yaptığım hataları görmeye başladım. Bu iyi birşey. Hataları görmek yani. Çokça da iyi yaptığım iş olduğunu, çoğu tavrımın doğru olduğunu görüp sevindim. İletişim ile ilgili kitaplar okudum ve okuyorum ama "interaktif" bir çalışma daha faydalı oluyor sanırım. Durum analizleri yapıyoruz bazen. Çeşitli sorulara cevap verirken aslında daha önceleri farketmediğimiz noktalar buluyoruz. Ve açık konuşuyoruz. Herkesi oldukça samimi ve "daha iyi" anneler olma yolunda son derece istekli ve iyi niyetli buluyorum grupta. Tabii hiç baba yok aramızda.
Bir de görüyoruz ki, herkesin sorunları var, başetme yöntemleri var ya da yok, ama bir şekilde birinin diğerine faydalı olabileceği konular çıkıyor. Parent Center'ın geçen haftalardaki konularında vardı. Mükemmel ebeveynler olmaya çalışırken hata yapmak son derece doğal. Kasılmak, üzülmek, etrafı germek, herşey mutlaka doğru olsun diye üstün didinmelere kalkışmak, keskin sirke küpüne zarar hesabı biraz. Evet daha iyi olacağız ama hataların olması da çok doğal. Hem, çok sevdiğim (ve korktuğum) yaşlı bir bilgeden öğrendiğim sözde olduğu gibi: Anne mutlu ise, herkes mutludur!
Bolca da gülünüyor bu arada. Eğitmenimiz yaşça hepimizden küçük ancak bilgili ve ilgili. Konuşurken kendine saygı duydurtmasını, kendini dinletmesini biliyor. En kıdemli anne ise benim, birkaç adım ileriden de örnekler verme, soru sorma şansım oluyor. Çok da güzel oluyor.
Bakalım haftaya neler öğreneceğiz.

Cuma, Aralık 19, 2008

Bugün ne yazacağımı bilmeden açtım boş sayfayı. İşe de geç geldim hastayım diye. Bu sabahın rutinini babamız devraldı. Ben biraz daha uyuyup dinlenebileyim diye. Sabah saat yediye doğru uyanıp, önce ablamızı gönderdi okula. Sonra da oğluşu uyandırdı, hazırlayıp okula bıraktı. Uykumun arasında gülüşmeler, mırıltılar duydum. Herşey yolunda gitti belli ki.

Perşembe, Aralık 04, 2008

Karamsar Olmak İçin İyi Bir Gün Değil

Hem de hiç değil..

Dün Kızılay'da sıra beklerken, susturamadığı için 3-4 yaşlarındaki kızını döven, sen benim ömrümü yedin diyen kadın..
İleride topluma salınacak, zorba ana babalar tarafından, zorla, o mükemmel özlerinden uzaklaştırılmış yüzlerce çocuk..

Karanlık yolda kasten kaldırılmış logar kapağının üstünden geçip, sağ ön lastiğimi yırtıp, bir hırsızlık ya da gasp girişiminden, hem de arabada oğlum varken, şans eseri kurtulmam..

Zincirleme olarak herşeyden "tırsar" duruma gelmem..

Misket bombasından artık çok utanıyoruz, hadi yasaklayıp aklanalım diye anlaşma hazırlayıp imzaya açılmasına rağmen, en büyük stokçu ülkelerin imza koyacaklar listesinde olmaması..

Patlamalar ve yeni ölümler..
Hindistan..

Bir türlü düzelmeyen gözlerim..

Tiroid..

İşten çıkarılanlar..
Uyuşturucu kullanma yaşının nerelere indiği..
...
Karamsar olmak için iyi bir gün değil, çünkü kızım doğdu bugün sekiz yıl önce.. Şeker hanımım, neşe kaynağım..

İyi ki doğdun..İyi ki varsın. Daha güzel bir yazı olsun isterdim. Sana bakarken, içim titrerken, dışarıda olanları düşünüyorum ister istemez. Akıl sağlığımı korumaya çalışıyorum, sizin için. Sakin olmaya..Düşünmemeye..Şimdi kanatlarımın altında güvendesin..Sıcacık..Kucağıma sığmasan da yavaş yavaş..
Gülüşün umudum oldu bugün..İyi ki varsın minişim..

Çarşamba, Aralık 03, 2008