Pazartesi, Kasım 20, 2006

Hoşluk

Bu aralar üzerimde tuhaf bir hoşluk var. Hani soran olsa, iyilik güzellik diyeceğim ama öylesine değil, gerçekten bu şekilde olduğu için. İyi işleyen, bakımı yapılmış, dişlileri yağlanmış bir makina gibi biraz. Tıkır tıkır işleyen ve yol alan...Zorlandığım her anda, böyle bir düzlüğe çıkacağımı hayal edip kuvvet veririm kendime. Hep işe yarar. Ancak ufukta son bulabilen geniş bir ovanın üzerinde, güneşli ama ılık bir gün hayal etmek gibi. Ya da açık denize kıyıdan bakmak gibi. İçimi açar.

Cuma günü kurs eğlenceli geçti. Çok şeker, minicik, muhtemelen bizden on yaş küçük bir hocamız var. Hiçbirşey bilmeyen ve estetik kıvraklıktan nasibini almamış bizlere karşı oldukça sabırlı idi. Ama yine de, ilk dersten itibaren diğer gruplara göre daha hızlı ilerlediğimizi söyledi. Ya da sadece bizi motive etmek istiyor da olabilir. Bir ay sonunda ne durumda oluruz kestirmek zor.
Dokuz on yıl boyunca her Cumartesi öğlene kadar çalışan biri için, artık cumartesileri çalışmıyor olmak da büyük bir lütuf. Son derece kıymetli saatler. Tazeleyici. Dinlendirici. Keyifli. Hele akşamında yıllardır evimizde ağırlamadığımız arkadaşlarımızla tekrar biraraya gelmek, çocukların son hallerini fotoğraflamak, pilavın tutturulamamasına ve tam oğluşun uyku saatine denk gelmesine rağmen yemek yemek daha da güzel oluyor. Rutin ama hoş bir Pazar tüm bunların üstüne iyi gidiyor.
Bir de eşimin firmasında, çok fazla vakit almayacak ek bir işim var artık. Henüz çalışmaya başlamadım ama, keyif alacağımı bildiğim ve yapmaya can attığım bir iş. Bakalım insanın eşi patronu olunca nasıl oluyor.

İşte böyle. İyilik, güzellik, hoşluk, sağlık. Devam ettiği kadar..

13 yorum:

gulece dedi ki...

senden pozitif enerji akiyor ,ne hos.ben de okuyunca sarj oldum biraz,tesekkurler:)
sevgiler
gul

renkler dedi ki...

hayata iyimser bakınca işler daha iyi ilerliyor aslında. Bu nedenle kendini motive edebiliyor olman çok güzel. Cumartesileri artık çalışmaman da çok iyi, iş mi değiştirdin ne oldu?

Annelog Atölye dedi ki...

Çok sevindim Gülece:))

Işıldamak? Çok hoşuma gitti, teşekkürler:))Kursta kıvırıyoruz:))

Yok iş değiştirmedim Renkler, ama bu işe girerken pazarlık etmiştim Cumartesileri çalşamam diye. İyi de olmuş:)

Asortik Krep dedi ki...

Eşle çalışmak zor bir iş, mümkün olduğu kadar ayrı iki kişi gibi davranmak gerekiyor bunu bazen biz abartıp aa siz evlimisiniz konumuna bile taşıyoruz..Yine de en keyifli yanı eminim senin patrondan parayı alırken yaşayacağın zaman olacak :))

Annelog Atölye dedi ki...

Yok maaş olmayacak bu işte Asortik:)

Deniz dedi ki...

Tu tu tu masallah. El yazisi durumlari ne alemde peki? Solak kuzu el isi derslerinde nasil? Solak makasi mi kullaniyor normal makas mi?

Annelog Atölye dedi ki...

El yazısı gayet iyi gidiyor Deniz, çalakalem yapmadığında epey de güzel yazıyor. Aslında ne bulursa onu kullanıyor makasta. Solak makası okulda kayboln eşyalar listesinde yerini aldı bile. Bir yenisini henüz almadık ama diğer makaslarla da zorlanıyor tabii. Solak cezvesi satılıyor artık yakında solak makası da yaygınlaşacak eminim:) www.solelim.com'da pek çok seçenek var bu arada.

Adsız dedi ki...

valla ne kadar ilginciz. Kimimiz sıkkın, bunalgül modunda kimimiz Burhanabi izlemiş edasında:) Ama böyle yazılar okuyunca okuyan kişi de mutlu oluyor, inşallah bu mutluluk, bu enerji hiiiiiiiiiiiiiiiç bitmez... (Eş'ten patron ha???:))))

Annelog Atölye dedi ki...

Evet evet, değişiğiz Şeyda:)Çok teşekkürler.

e-recep dedi ki...

Sayın Annelog,

Bloglarda dolaşırken bir paragrafınız dikkatimi çekti.

Şöyle diyorsunuz :

"Bir de eşimin firmasında, çok fazla vakit almayacak ek bir işim var artık. Henüz çalışmaya başlamadım ama, keyif alacağımı bildiğim ve yapmaya can attığım bir iş. Bakalım insanın eşi patronu olunca nasıl oluyor.

Merakımı affedin. Tahminimi paylaşayım. Eşiniz daha az kişi ile aynı işi veya daha fazla işi yapmaya çalışıyor. Çünkü masraflar yüksek, karlar düşük. Yeni bir masraf kapısı açılmasın diye eşinize yardımcı olmaya çalışıyorsunuz. Tahminim burada bitiyor.

Yanılmış olma ihtimalim yüksek olsa da, Türk ekonomisinde bu trendi gözlemliyorum. Mesai ücretleri ya kaldırılıyor, ya da düşürülüyor. Aynı iş daha az eleman ile yapılmaya çalışılıyor. Maaş artışları, enflasyon oranında olmuyor. Herkes düşük bir artışa razı olmak zorunda kalıyor. Küçük olsun, büyük olsun tüm firmalar masraf kısmak için ellerinden geleni yapıyor. Bilmiyorum, belki bu satırları okuyan diğer arkadaşlar da bu şekilde bir trendi gözlemliyorlardır. İnsan iki dakika durup düşününce aklına bir çok örnek geliyor. "Yeliz haftasonları ders vermeye başladı", "İhsan'a artık mesai ödemiyorlarmış", "Dileklerin şirketinde artık klima açılmıyormuş", "Ahmetlerin firmasında servis aracı sayısı azaltılmış"...

IMF, Dünya Bankası, bankacılık ve finans kesimi buna "verimlilik artışı" adını takıp sanki matah birşeymiş gibi empoze etmeye çalışıyor. Aslında olan biten "verimlilik artışı" değildir. "Verimlilik artışı" lafı tamamen bir kandırmacadır. Eğer ilgi duyuyorsanız, bu kandırmacayı izah ettiğim yazım için tıklayabilirsiniz.

Amacım izah getirmek, umarım kimsenin vaktini boşa harcamamışımdır.

Annelog Atölye dedi ki...

Merhaba e-Recep, rica ederim vaktimi boşa harcamadınız. Aksine dışardan nasıl görünüyor ile ilgili bilgi verdiniz. Hayat hepimiz için gittikçe zorlaşıyor. Bu bir gerçek. Sebepleri çeşitli. Genellemeler konusunda yeterince bilgim yoksa fikir yürütmemeyi tercih ederim. Sayfanıza ilk fırsatta uğrayacağım. Sevgiler:)

Adsız dedi ki...

Annelogcum insanın eşi patron olunca fena olmuyor. Aynı meslekten olmak ve aynı dilden konusmak da bence çok güzel...

Benim de patronum eşim. Bedavaya çalışıyormuş gibi görünsem de aslında limitsiz çalışıyorum ;))

palyanço dedi ki...

bende sayfanızı ilk ziyaret edenlerdenim ve gerek muh. olmanız gerekse, eşinizle beraber çalışmanız ilgimi çekti..çünkü eşimle aynı alanda çalışmasakta aynı iş yerinde çalımaya başlayacağım bende ve insallah müh. olucam ;) sizi takip etmek hosuma gidecek :))