Yine geç gidiyorum eve bugün. İş yemeği denen gereksiz bir toplantı, eve dönüşümü geciktirecek. Akşamları bizim için zamana karşı her gün tekrarlanan bir yarış aslında. Saat sekizde ufaklık, saat dokuza çeyrek kala da ablası olmak üzere uyudukları için, eve dönüş saatimiz olan altı buçukta start veriliyor. Sonrası tam bir Lloyd Floyd filmi... şu herşeyin komik bir hızla yapıldığı eski siyah beyaz filmler vardır ya... öyle işte. Yemek hazırlanacak, yenilecek, günü ise banyo yapılacak, ufaklık gezdirilecek, ablamızla barbi oynanılacak, bu arada eşimle günümüzün nasıl geçtiği konuşulmaya çalışılacak. Muhtemelen başarılamayacak. Pastel boya çalışması yapılıp, iskambil oynanacak. Sofradakiler toplanamayıp, masanın üzerinden halimize bakacak. Ama gülünecek, çok eğlenilecek. İstisnaların olduğu günler olacak. Ateşlenilecek, yarım saatte bir uyanılacak. Tıkalı burunlar inat edip açılmayacak. Bunların hepsi, kronometreye basılmış gibi 2-3 saat içinde olacak.
Bu akşam bunlara yetişemeyeceğim. Sürekli takip ettiğim ve izlemekten sonsuz keyif aldığım bir dizinin en önemli bölümünü kaçırmak gibi birşey bu.
Eşim bugün daha fazla yorulacak. Ama dizinin en heyecanlı kısımlarını görmüş olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder