Pazar, Ağustos 24, 2014

Karbondur Sonuçta


Çok eskiden yazmışım bu yazıyı.  Sanal sayfalara ekliyorum an itibariyle..

"Algımızın tuhaf oyunları ve ayarları, kömür ve elmasın yerlerini değiştirsek nasıl düşünceler üretirdi acaba?  İrice bir kömür parçası kolye olup hanımefendinin apak gerdanını süslerken, apartman depolarında tonlarca elmas olsa, maden ocaklarından arabalarca elmas çıkartılsa nasıl olurdu?  Elmasla ısınabilir, buhar üretebili miydik?  O bir tek kömür parçası için milyonlarca lira mı verecekti alıcısı? Toprağın çocuğu ikisi de.  Algımız değer biçmeye, sınıflandırmaya meraklı.  Hayatta kalma dürtüsünün evrildiği yer burası belki.  Elmas ısıtmaz belki ama ışıltısı göz kamaştırır.  Kömür ise yaşamsal; ısı, enerji, hareket için gerekli.  Biri kıymetli ise, diğeri de öyle.  Biri yaşamsal ise, diğeri de öyle.  Zihin, algı, düşünce, ayırmaya ve sınıflandırmaya meraklı hep...Cıvıl cıvıl bir öğrenci grubu geçiyor yanımdan ben bunları yazarken.  Neşeliler, kıpır kıpırlar.  Yanlarındaki öğretmenleri kaskatı, neşesiz, sanırım biraz da yılgın.  Çocuklara bağırıyor bir tanesi: "Susun!".  Biran için susuyorlar çocuklar.  Neyse ki biran için.  Ufaktan başlıyorlar yine kaynaşmaya.  Hiçbirşey yapamasa sallanıyor yerinde birkaçı.  Servisleri geldi, gidiyorlar.  Kaskatı öğretmenleri hala kaskatı.  Neşesiz.  Çocuklar cıvıl cıvıl.  Uyumayın, hep uyanık kalın, olduğunuz gibi, mükemmel özünüzle, hep güçlü, yaşam enerjisi serbestçe bedeninizde gezer halde.  Hep sakin bir uyanıklıkla, gözleriniz kapalı dahi olsa, algınız sonsuz açıklıkta ve birleştirici olsun.  İçlerindeki ışıltı elmasın parklaklığında ve kömürün gücünde olsun."  

Hiç yorum yok: