Pazartesi, Kasım 21, 2005

Uyuyan güzel...


Pazar günü, Yayla Kültür ve Sanat Merkezinde "Uyuyan Güzel Komedisi"ne gittik kızımla. Okul arkadaşları ve anneleri ile birlikte... Baba oğul evde kaldılar.
Hava buz gibi ve yağmurlu olmasına rağmen salon tamamen doluydu. Ortalık, cıvıl cıvıl sağa sola koşuşturan çocuklarla tam bir curcunaydı. Başlama saatine yakın bir zamanda gittiğimiz için fazla oyalanmadan salondaki yerimizi aldık. Burası oldukça geniş ve temiz bir salon.
Aslında esas olarak oyundan bahsetmek istiyorum. Çocuklar için yapılmış olan tiyatro oyunlarının çok daha özenli olması ile ilgili yazılar okumuştum daha önce. Çok doğru. O kadar taze ve açık ki beyinleri, neyi nasıl verirseniz öyle alıyorlar. Bu yüzden, tiyatro salonu gibi özel bir yerde, pür dikkat sahnede olup bitenleri seyrettikleri anlar, ince ayar işlenebilecekleri zamanlar bence. Dostluk, dürüstlük, dayanışma, çalışkanlık, değerlere bağlılık bu zamanlarda dünyalarında daha da pekişir.
Bu anlamda oyunu başarılı bulmadım. Özensiz ve sığ diyaloglar, popüler kültürü yansıtan şarkılar hayal kırıklığı yarattı. Asıl hikayeye yapılan bazı eklemeler hoş ancak, finalde trakyalı (?!) bir köylünün aniden ortaya çıkması ve Kötülükler Perisi Menefis'in, aslında bu köylünün eski nişanlısı olan Perihan adında bir çingene olması, insanda "neden?nasıl?" gibi dumur tabir edeceğimiz bir ruh hali yaratıyor.
Oyuncular canlı, neşeli ve başarılıydılar. Çocuklar, sahneden gelen sorulara heyecanla cevap verdiler. Repliklerdeki özensizlik, müzik seçimleri, ışık ve kostümler için de geçerli idi. Çocukları (ya da belki anneleri) etkileyecek bir tablo yerine, reklamvari hızlı akan bir oyun izledik.

Çocuklarla ilgili olunca anneler son derece acımasız eleştirmenlere dönüşebilirler. Sadece tiyatro oyunlarında değil, hertürlü konuda bu böyle.

Sonuçta, çocuklar eğlendiler. Fuayedeki hoş kafe, temiz tuvaletler, nazik görevliler, zamanında başlayan oyun ve daha da önemlisi dostlarla olmak, kızımın cıvıltısı ve yüzündeki gülümseme herşeye değer.



Hiç yorum yok: