Cuma, Ocak 30, 2009

Hayatın Renkleri

Hayat, elimize bir sürü boya kalemi tutuşturup, boş bir kağıdın önüne oturtuveriyor bazen bizi. Ne çizeceğimiz, hangi renklerle boyayacağımız, kağıdın ne kadarını kullanacağımız bize bağlı. Bu aralar çizimlerim karamsar olsa da, bulutların dağıldığı ve güneşin parladığı resimler de çiziyorum ara sıra.

Geçen gün annem bir itirafta bulundu. "Sen bizim zamanımızdaki anneler gibi değilsin, biz işten gelir mutfağa girerdik, sen önce çocuklarınla ilgileniyorsun, çok iyi yapıyorsun" dedi. Konuşma arasında, kendiliğinden söylenivermişte olsa, müthiş hoşuma gitti sözleri. Övmesi, beni bir konuda takdir etmesi, daha önce eleştirdiği bir konuda artık bana hak vermesi çok mutlu etti beni. Aramızdaki bağın, çocuklarımdan sonra kuvvetlendiğine inanıyorum. Sıcak ve açık bir ilişkimiz olamamıştı pek. Şartların gereği, kişilik yapıları, vesaire vesaire, çok da üzerinde durmuyorum. Önemli olan şimdi onsuz yapamayacak olmam. Desteğiyle yanımda olması, hayatımdaki en önemli renklerden biri olması önemli olan. Ufacık bir sözü içimde güneşler açtırdı. Budur aklımda ve kalbimde kalan.

Kalemlerle giriş yapıp seçimlerden bahsedecektim. Ama konu anneme geldi. Geçen gün oğluma sen benim canımdasın demişti annem, oğlum da anneannesini çok sevmesine rağmen, "ben annemin canındayım!" dedi hafif bir hiddetle. Anneanne olmak da apayrı bir duygu olsa gerek ama, kendi adıma, annenin yerini tutamıyor. Anneannemi çok sevmeme ve bende müthiş emeği olmasına rağmen, anneme karşı hissettiklerim çok daha farklı. Otuzlu yaşlarımdan çok daha önceleri bu bağı kurabilmeyi dilerdim. Ama elimde boya kalemlerim olduğunun farkına varmam epey zaman aldı. Sanırım annemin de. Neyse, kalemlere bağladım konuyu sonunda.

Ufak bir günışığı notu da kızımdan. Bir ödevi vardı, birsürü cümle var ve yanlarına doğru ise D, yanlış ise Y yazması gerekiyordu. Cümlelerden biri şöyle idi:"Okulda olan herşeyi ailemize anlatabiliriz". Bizim hatun buna D yazmış. Öğretmeni ise kırmızı kalemle d'nin üzerini çizip Y yazmış. Çok hoşuma gitti. Yani, bu cümleye D demesi. Rahat olup anlatabileceğini bilmesi. Gizlememesi. Çok şükür ki konuşuyor, biraz çekinerek de olsa anlatıyor. Öğretmeninin yorumunu ise anlayamadım. Mutlaka bir düşündüğü vardır. Ama kızım nefis bir hata yapmış bence. Tıpkı, bir ödevinde "Hırsızla karşılaştınız, aşağıdakilerden hangisini yaparsınız?" sorusuna "peşinden kovalarım" diye cevap vermesi gibi. Öğretmeni hemen altındaki şıkkı, "gidip öğretmenime haber veririm" i işaretlemiş doğru olarak. Bence de doğrusu bu ancak, eşimin de benim de çok hoşumuza gitti yanlış cevabı.

Her ikisininde ayakta durabilmeleri ve seçim yapabilmeleri için, ellerindeki kalemlerin farkında olabilmeleri çok önemli. Onlara verebileceğimiz en güzel eğitim bu sanırım. Uzun yıllar sonra değil de tam vaktinde gerekeni yapabilmeleri, zaten kontrolümüz ve gücümüz dışında olan birsürü olay varken, kendileri için sağlam seçimler yapabilmeleri önemli olan.
Bununla ilgili ufak sinyalleri veriyorlar şimdiden. Herbiri içimi ferahlatıyor. Tüm endişelerimin üzerine bir koca kova su döküyor. Yeni endişeler bulmakta üstüme yok gerçi. Sağolsunlar bizimkiler beni hoşgörüyorlar..

İyi ki varlar..

Çarşamba, Ocak 14, 2009

Kendime Kendim İle İlgili

Bu moral bozukluğu ne zaman geçecek bilmiyorum. Geçen yıl ortasından bu yana o kadar çok hastalandım, o kadar çok sağlık problemiyle karşılaştım ki, burnum aksa moralim sıfırın altına iniveriyor artık. İlk kez bu yıl vücudumda farklılıklar hissetmeye başladım. Artık çok daha çabuk yoruluyorum; beyazlarım, görünce ay ne şirin dediğim dönemi çoktan geride bırakıp, ordan burdan saçlarımda bolca görünmeye başladılar. Boyatmam diyorum şimdilik ama bilemiyorum tabii yine de. Gri saç hoşuma gidiyor ama alacalı bulacalısının da göze hitap etmeyeceği açık. Neyse..
Moralim bozuk kısaca. Şubat ayında tiroid bezim alınıyor. Şikayetlerimin çoğunun bundan kaynaklandığını düşünüyorum, doktor da söyledi gerçi. Sonrasında hayatım boyunca ilaç kullanmam gerekecekmiş. Geçen yılın başında çekapa gitmeseydim bu tiroid de ortaya çıkmayacaktı ve her geçen gün artan şikayetlerimin sebebini bilemiyor olacaktım. Bir yerde iyi oldu..Pekçok kişide varmış bu tiroid belası. Şimdilerde bizim çocuklarımız iyotlu tuz yiyorlar neyse ki, ancak bundan 30 yıl önce bizim kuşağın çocukları iyotlu tuz yemediği için, şimdi ortalıkta pekçok tiroid hastası varmış. Bu konuda nette pekçok yazı okudum. Erkeklerden ziyade kadınlarda ortaya çıkıyor. En hararetli ve hareketli hormon yapısı biz hanımlarda var zira. Ve daha önemlisi kalıtsalmış. Annemde vardı mesela. 12 yaşına gelince de kızımı kontrol ettirmem gerekiyormuş.
Doktoruma güveniyorum. Daha tanışmadan internetten hakkında pekçok şey öğrenmiştim bile. Umarım herşey yolunda gider.
Öfke patlamaları? Evet oluyor. Daha önceleri de oluyordu, ben de ne oluyor bana diyordum. Sebebi bu minik bezciklermiş. Geçecek umarım.
Ani kilo artışı, çarpıntı, deride kuruluk, vs. vs..Moral bozucu pekçok şey işte..
Şubata kadar sabretmem ve çok da endişelenmemem gerek.
Yapabilir miyim?