Çarşamba, Ağustos 27, 2014

Başlıksız



Sokrates ve Agathon arasındaki dialogdan ufak bir bölüm:

Yenilip içilen sonrada uzun sohbetler edilen akşamlardan birine biraz geciken Sokrates'i Agathon karşılar:
-Buraya gel Sokrates.  Yanıma yerleş de komşuların avlusunda içine doğan hikmet bir dokunuşta bana geçsin.  Herhalde birşeyler yakaladın, yoksa kolay kolay ayrılmazdın oradan.
-Ah, ne iyi olurdu Agathon, demiş Sokrates.  İki insan birbirine dokununca, bilgi, dolu olandan boş olana akabilseydi! Tıpkı iki çanaktaki suyun bir yün ipliği ile çok doludan az doluya aktığı gibi.
Platon (Şölen-Dostluk sf.8)

Güzel olurdu tabii.."Öyle sanıyoruz" çoğu şeyi.  Acaba demeden "biliyoruz".  Duyulardan içeri alınan ve geçmişle ve genle allanıp pullanan seslere, görüntülere, düşüncelere göre oluşturup yargımızı, "biliyorum" diyoruz.

Neyi bilmek isterdim ve kimden öğrenmek isterdim diye düşünüyorum.  Sanırım kaplardaki suyun eşitlenmesi gibi, kendiliğinden bir denge haline gelebilmesi için, herkimden ne öğrenmem gerekiyorsa o çıkıyor hayatta karşıma.  Ancak elverdiğim kadarını öğrenip "zannettiklerimden" sakınmaya çalışıyorum.  Çok yol katettim.  Nerdeeen nereye..Hakikaten nereye?

Hiç yorum yok: